Motivasyon, insanların onlardan yapmalarını istediğiniz şeyi, kendileri istedikleri için yaptıklarını düşündürme sanatıdır. İşte bunun için iyi bir yönetici şunu yapın diye“ emir “ vermez, fikrini söyler. Evet, yönetmenin en önemli ayağı birlikte çalıştığınız insanları motive etmek olup bunun için yöneticinin takdir etme güdüsünün gelişmiş olması gerek.
Turizm sektöründe büyüme, ülke ekonomilerinin gelişmişlik göstergesi haline geldi. Bu sektörde finansal boyut ile birlikte kalite kavramı da öne çıkmakta iken Pandemi bu kavramların önemlerini sıfırladı ve birçok iş kolu gibi ihracatın bu görünmeyen önemli kalemi de dibe vurdu. 2021 senesi içinde ışık yok gibi görünüyor. Artık tüm beklentimiz 2022 yılı için.
Olaylara mizahi bir bakış ile yaklaşarak gülmenin, zihnimiz, ruhumuz, beynimiz için çok önemli olduğu artık bilinen gerçek. Olumsuz duygular bağışıklık sistemini zayıf düşürürken, olumlu duygular ise bağışıklık sistemini güçlendirir. İşte mizahla yaşamak bunun için sağlıktır. Bedensel gerilimi ve stresi yok eder, Üzüntü ve sıkıntıya karşı bir panzehirdir
Mesele aynı fikirde olup anlaşmak değil, farklı fikirlerde olunmasına rağmen birbirinin görüşlerine saygı duymaktır. İşte böyle davranabilenlere İnsan deniyor. Ve de bu insanlar daha az hayal kırıklığı yaşar. Zira denenmiş, yanlış insanlar üzerine hayal kurmadıkları gibi tüm insan ve kurumlardan beklentileri, içinde bulunulan şartlara uygun ve ölçülüdür.
Çözümü elimizde olmayan, her kararımızda etken olan ve biz insanları çaresizliğe iten bu nesnenin 400-500 mikro hücre çapında bir virüs olduğunu düşündükçe, önümüzdeki tabloya koyu gri bir rengin hâkim olduğunu fark ediyorum. Neyse ki tablo simsiyah değil. İyimser düşünmeğe çalışmamız gerek. 2022’ de tüm uçaklarımız havada olacak. Evet, 2021 bize iyi gelecek.
Doğru söylemişler. Günümüzde yalancılık meslek dalı olarak ilan edilmeli zira elini vicdanına koy deseler elini koyacak yer bulamayan insanlar var etrafımızda. Ancak şunu unutmamak gerekir, gönül gözü ile gören hiçbir insanı kandırmak mümkün değil. Yalan söylemek konusunda ne kadar uzman olursanız olun, İnanın ki sizi her zaman açık kitap gibi okuyacaklardır
Dürüstlük doğruluğu içerir, ama ondan da öte bir şeydir. Doğruluk, gerçeği söylemek; yani sözlerimizi gerçeğe uydurmaktır, dürüstlük ise gerçeği sözlerimize uydurmak; yani sözümüze bağlı kalmak ve beklentileri gerçekleştirmektir Dürüstlük kişinin doğru bildiğini söylemekle, işine geleni söylemek arasında yaptığı seçime dayanan bir ahlak sorunudur (*)
Zarar eden bir işten ne kadar erken vazgeçilirse, uğranılacak zarar azaltmış ve de haliyle o kadar da kâr etmiş olunur. Tabii ki bunu hissedip uygulamadan vazgeçerek geri dönüş yapabilmek de bir anlamda ustalık ister. İş yaşamında taşıdığı unvana bakılmaksızın “ Usta “ yakıştırması kimlere yapılır? Bunu da sizler düşünün. Evet, dönemin üst yöneticileri ustaydı.
Kendilerini tanımam hiç görmedim. İsimlerini bile bilmiyorum. Düşmanları olmam mümkün değil. Onlarda TC vatandaşı bende. Ancak Pandemi ve takip eden ekonomik kriz nedeniyle THY’ nin tensikat yapmasının gerekmesi halinde bu müdürün yerine senelerdir Türk Hava Yollarına emek vermiş olan başka çalışanlar şirketten dışlanacak. Kızgınlığım işte bu nedenledir
Bazı kuruluşlara karşı açılan davalarda kazanmak veya kaybetmek pek bir şey değiştirmiyor gibi. Yargıtay’daki davayı kazanana ücretsiz bilet hakkı nasıl bir cüret ise THY’ ce verilmiyor. Bir önceki tüm davalarını kazanıp bilahare Yargıtay’dan aynı talepte bulunan Bilal Beye hakkının verilmesini ise mahkeme onaylamıyor? Davayı kazan veya kaybet sonuç aynı?
Yalan içimize nüfuz etti iyice. Doğru söylemek gerekirse diyen bir cümle başlangıcı kalıbımız bile var Hep doğru olacak değiliz ya. Hani bazı insanlar var, çeşitli platformlarda çalıştığı şirketi temsil eden. Burunları neden uzun ki? Belki daha uzun burunluların emrinde çalıştıkları içindir. Yalan bulaşıcı. Bir de algı yaratma, yalanın kibar adı oldu ya
Şirketin tepesinin emri ile basına servis edilen bültenin formatı çalışanların işten atılırken itibarsızlaştırmalarına ve çok acele edilerek yapılan hatalı işlemden ötürü kendilerinin sorgulamamasına yönelikti. Kamuoyu bu çalışanların hukuki galebelerini iki sene sonra basında yer almayan haberlerden okudular mı dersiniz ( ? ) Akıllarda ne kaldı acaba?
Devasa bir tesis düşünün. Ülkenin en büyüğü olsun. Kimler can verir ona? İçinde yaşayacak insanlar tabii ki. Bu tesiste çalışanları mutlu kılacak tüm imkânlar mevcutsa bile yine de tepede oturup bunu yönlendirecek bir usta lazım. Ustanın tesisi ve konusunu, tanıması yetmiyor. İnsanları çok iyi tanıyan ve de onları emir vermeden çalıştırmayı bilen bir usta gerek.
Mutsuz, güven duygusunu yitirmiş, yarınını düşünemeyen, çalışırken sürekli ailesinin geleceğini kurgulamaya çalışan insanları değil yönetmek, bir arada tutmak bile çok zor. Yaşanan pandemi’ nin artarak devam eden maddi ve manevi etkilerinden ötürü ruhsal sağlıkları da hayli zedelenmiş olan çalışanlar psikolojik kişisel bir krizi de aynı anda yaşıyorlar.
Er kişi niyetine der hoca ve namaz ve sonrası helallik faslı başlar. Hayatta iken insanlara neler yaptığını hiç düşünmeden helallik isteyenler de var. Bazıları kerhen “ helal eder” bazıları ise hiç ses çıkartmaz “ helal etmiyorum” der içinden yüzüne karşı. Derler ya. Cehennemde ateş yok. Herkes odununu yanında götürür. Odun çok ağır. Bunu yaşarken düşünmek gerek.
İnsanlar size kendilerini anlattıkları gibi değil, sizlere yaşattıkları gibidirler. Kimini erken, kimini geç tanırsınız. Ama sonuçta kim nedir, nasıldır öğrenirsiniz. Tabii ki bunun bir bedeli var. Onu da paşa gibi ödersiniz. Hani bir söz var “ bir iş yerinizde güvenilecek insan yoksa sistem de yoktur”. Kabullenmek gerek. Sistemi olmayan bir yere iş yeri denmez
Bir şeyler düzelecek diye ümitleniyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz ki hiçbir şeyin doğru gitmediği, düzelmediği bir tarafa sizi bu güne kadar sıkıntıya sokan gelişmeler aynen devam ediyor. Ümitlendiğinize mi yanarsınız, yoksa düzelir beklentisi ile kendinizi kandırdığınıza mı? Galiba en doğrusu bu defa da farklı bir sonuç beklediğiniz için kendinize kızmanız.
Her ne kadar protokolün imzalandığı tarih belli ise de ne şekilde sonlanacağına veya süreç boyunca yaşanacaklara ilişkin tahmin bile yürütmek mümkün değil. Şimdi THY ile Hava-İş anlaşmış durumda. Galip ve mağlup o kadar ortadaki neyi tartışacağız. Bir şeyleri tartışmak istiyorsak, çalışanların nelerin yaşama ihtimali olduğuna, muğlak konulara bakmak gerek.
Anlamak hayli masraflı iştir. Emek ister, Gayret İster, samimiyet ister. Yanlış anlamak, anlamamak veya anlamamış görünmek ve fikri sabitine tutunup kalmak bazı insanlar için daha kolaydır. Hiçbir çaba gerektirmez. Bunun için biraz kötü niyet ve biraz cehalet yeterlidir. İstenmeyen bir olayı yaşandıktan sonra vicdanınızı bahanelerle rahatlatmak imkânsız.
Başlığın tam tersine, uzun zamandır ifade ettiğim üzere THY’ de pilot fazlası yok. Ama bazılarımız çok istiyorlar diye isterseniz bir kısmını yine de işten çıkartalım İşler normale dönünce yerli ve millisini bulamazsak yabancı pilot arar, buluruz nasıl olsa. Geçmişte yaşadıklarımızı yeniden yaşarız. Maksat bazılarımızın dediği olsun. Ve de onlar mutlu olsun.
Çetini atsak falandan Metini göndersek filandan torpilli. Mesut’un torpili halen hayata mı? Değilse onu da kayda alın. Partiden ayrılanlardan torpilli olanları liste başı yapın. Gitsinler ağabeyleri gibi. Halit ve Erdem’in torpili MKYK’ da idi. Gözden düştü ise yazın onları da listeye. Topçu’ dan torpillileri de ayıklayın. Sakın ha benimkilere dokunmayın.
Yaptığınız hataların sonucu salt sizi etkilerse ve bu hatadan ders alırsanız doğacak menfi sonuçlara göğüs gerebilirsiniz. Bilinçli olarak yaptığınız hatalar başka birilerinin yaşamını menfi olarak etkilerse bunun sonuçlarına aldırmamak insanlık dışı olur. Sıkıntısı mağdurların bedduaları ile birlikte ömür boyu sizi takip eder ve bir gün mutlak yakalar
Farz edelim ki duyuru kapsamındaki personelin % 99 ’ü iş bulamama korkusuna yenilmiş ve işverenin önerisini kerhen de olsa kabul ettiler Acaba Aycı bu kapsam dışı personelin kendisine ve şirkete olan bağlılıklarından emin olarak onlarla mesaisini bu güne kadar olduğu gibi güven içinde sürdürebilecek mi? ? Veya bu personel Aycı’ ya bundan nasıl güveneceklerdir?
Evet; çalışanları tatmin eden başarılı sonuçlar almak bir takım işi. Ne demiş Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ” Ekip lazımdır. Yani tek başına bir kimseye bütün muvaffakiyetler atfedilemez. Organize etmek lazımdır ki, başarıya ulaşılabilsin. Ben de her ne yaptıysam, arkadaşlarıma dayanarak, milletime dayanarak yapabilmişimdir. Tek başına bana atfedilemez.
Ülkemizde şaşırtıcı sözleri sık sık basında yer alan o denli çok insan varken bir havayolunun Genel Müdürünün yaşanmakta olan krizin en fazla etkilediği sektörlerimiz konusunda bilinen ve görünenlerin aksine “ Havayollarımız ve turizm sektörümüz dimdik ayakta “ şeklinde hakikate uymayan, hatta kişisel açıdan güven zedeleyici bir beyanat vermesi şaşırtıcı?