Dünya havacılık tarihinin en büyük krizlerinden biri yaşanıyor şu sıralar. Boeing’in yeni nesil uçaklarından olan Boeing 737 MAX uçaklarının dünya üzerindeki tüm uçuşları durduruldu biliyorsunuz…
Bizim kültürel olarak sorunlarımızdan biri sanırım ‘orta’da durmayı bilmiyor oluşumuz. Yani doğruya doğru, yanlışa da yanlış demeyi tam olarak beceremiyoruz galiba. İstanbul Havalimanı bu tespit için uygun örneklerden biri olsa gerek…
İnsanoğlu’nun en büyük hayallerinden biri uzay seyahati desek sanırım çok abartmış olmayız. Uzay seyahatinden kastım; Ay’a ayak basmak, gezegenleri keşfetmek ya da hayat olup olmadığını araştırmak…
Başlıktaki konuyu detaylıca açıklayacağım ama önce süreci hatırlatmak ve hafızaları tazelemek istiyorum. Sanırım bugüne kadar olanları sıralamak, anlatmak istediğimi ve yazının anlaşırlığını daha da mümkün kılacak.
2018’de herkesi etkileyen ekonomik şartlar nedeniyle havacılık sektöründeki bir çok şirketin ara zam kararı alması sonrasında; sıra 2019 yılını kapsayacak zamma geldi.
Havacılık denildiğinde akla ilk gelen mesleğin pilotluk olması, pilotluğun cezbedeci yanları ve mesleki popülerite havacılık gündeminde sıkça yer bulmuştur.
2 hafta önce yazdığım yazıda İstanbul Havalimanı’nın Aralık sonunda taşınmasının ertelenmesinin gündeme gelebileceğini ve erteleme kararı çıkarsa sürpriz olmayacağını yazmıştım.
Devletlerin uçak filoları yıllardır ülkelerdeki en ciddi tartışma konulardan biri olmuştur. Bazen lükse kaçtığı nedeniyle eleştirilir, bazen de ihtiyaç olmamasına rağmen gereksiz harcamaya dikkat çekilir.
Türkiye’de havacılık sektörünü değerlendirirken son yıllardaki yükselişten bahsetmeyen kimse yoktur herhalde. Bir şeyi detaylı aktarmadan önce mutlaka önce o yükselişten bahsederiz. Bu siyasilerden başlar, basın mensuplarına ve halka doğru devam eder.
Teknoloji hayatın artık vazgeçilmez bir gerçeği. İnsanlık, var oluşundan bu yana sürekli arayış içinde olmuş ve hayatı kolaylaştırmanın yollarını hiç bırakmamış…
Havalimanı yapımı özellikle havalimanı olmayan şehirler için büyük bir nimettir. Mesafelerin zaman açısından kısalmış olması, şehre ilginin artması ve geliş-gidiş durumunun sıklaşması bu durumu son derece anlamlı kılıyor.
Sosyal medyayı aktif olarak kullananlar bilir, bazı kullanıcıların popüler olan paylaşımları olur. Onlardan da biri de özellikle ülkemizdeki olumsuz olaylarla ilgili olarak; ‘Bizim neslin görmediği bir uzaylı istilası kaldı’ türünde paylaşımları vardır bilirsiniz…
Geçtiğimiz hafta Almanya’da yaşayan bir arkadaşım aracılığı ile bir havacılık sitesinde önemli bir haber dikkatimi çekti. Haberde Lufthansa’nın pilot yetiştirme konusunda ciddi bir sorunla karşı karşıya kaldığı ele alınıyor.
Türk Hava Yolları’nın yüzde yüz iştiraki olduğu THY Teknik A.Ş’de hakim olan belirsizlik çözülmek üzere; ancak keşke belirsiz olarak kalsaydı diyesi geliyor insanın! Teknik ile Çelik İş Sendikası arasında aylardır devam eden Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde artık imzalar atılmak üzere…
Son günlerde havacılık sektörünün en önemli gündem maddelerinden biri yeniden İstanbul Yeni Havalimanı oldu. Açılışına 1 aydan biraz daha fazla zaman kala yeni havalimanı bir çok konuda medyada sıkça yer aldı. Hem İGA yetkililerinden açıklamalar yapıldı, hem tanıtım için önemli organizasyonlar dile getirildi. Ama bu gelişmeler yeni havalimanı ile ilgili bazı soru işaretlerini henüz gideremedi.
İstanbul yeni havalimanının açılış tarihi yaklaştıkça şirketlerin personel ihtiyacı artıyor. Türk Hava Yolları’nın büyük ilgi gören son kabin memuru ilanında sınav süreci devam ediyor. Geçtiğimiz hafta değindiğim yeni sistemle şu sıralarda adaylar ilk aşamayı tamamlamak üzere.
Türk Hava Yolları’nda kabin memuru yada pilot olabilmek havacılığa gönül verenler için önemli bir hedeftir. O nedenle bir ilan yayınlandığında başvurusu sayısı binlerle ifade ediliyor. Özellikle kabin memuru ilanında…