İnsanlar ya korktukları ya da gıpta ve haset ettikleri kimselerden nefret ve beddua ederler. Bir Havayolu düşünün ve bir çalışanı herhangi bir pilota çalışana bir sitede yorum kisvesi altında sudan bir sebeple beddua etsin. Ve bu çirkin, kötü ruhlu trol bir gün o uçakta çocuğunun veya ailesinin de bulunabileceğini düşünemez. Evet, cehaletin ve kötülüğün sonu yok
Parayla gıda alınır, iştah alınamaz. İlaç alınır fakat sağlık alınamaz. Eğlence alınır fakat neşe alınamaz. Boş vakit alınır, huzur alınamaz. Yine de Para her yere sızıyor. Bütün bağları ve ilişkileri zedeliyor İnsan artık sadece gelirine göre değerlendiriliyor. Para ekonomisi dünyaya hâkim olunca genel bir ahlaksızlığın başladığını gördük ve onu yaşıyoruz.
Bu insanlar neler yaptılar? Çalışanlar, yaşayanlar, şirketten kovulmuş olanlar, bunu benden iyi bilirler. Olanları bir düşünün. Yazıdaki maddelerde kırmızı renk ile belirginleşmiş hususlara dikkat edin. Bu beyefendilerin davranışları ile onları eşleştirmeğe çalışın. Hadi ben yanlışım. Bu muhteremler inançlı olabilirler mi. Ne dersiniz? Günahı bana.
Hastaneler. Birçok insanın hayatının en önemli anlarını yaşandığı farklı bir dünya. Hayatla ölüm arasındaki ince çizginin geçtiği yer. Her sene 120 milyonu aşkın hastanın başvurduğu, üzüntü ve sevinçlerin yaşadığı hizmet alanları. Hastaneler. Ve hastaları taşıyan AMBÜLANSLAR. Yol verin onlara. Yetkililer onlara bir yol açın. Yaşamlar AMBÜLANSTA sonlanmasın
Yaprağa sorarlar; kendi kendine tamam mısın, yaprak cevap verir; Hayır benim hayatım dallardadır. Aynı suali dala sorarlar: Dal der ki, hayır benim hayatım köktekidir. Kökün suale cevabı ise, benim hayatım gövdede, dallarda ve yapraklarda, onları kopartırsanız ben ölürüm. Bizler tek kanatlı melekler gibiyiz. Yalnız birbirimize sarılırsak uçar ve yaşarız.
Uçak Bakım 850CK0002 sayılı Uçak Bakım ve Çevre doküman ”Uçak bakımında teknisyenin önemi unutulmamalıdır; Göz, kulak, beyin, duygusal stres, bedensel yorgunluk, dikkat, uyku, beslenme, solunum, öğrenme ve unutma gibi insanı insan yapan özellikleri de mutlak dikkate alınmalıdır”. THY’ Teknik A.Ş’ de, teknisyenlerin insanı özellikleri dikkate alınıyor mu?
İnsan bir şey e inanmaya görsün, başkasını da aynı konuya inandırmak ister. Bunun için de konuya dilediği gibi çekidüzen verir ve de bir şeyler katmaktan çekinmez. Dinleyenin kafası karışır. Bu durumda, inandım demek anlamaya çalışmaktan daha kolaydır. İnsanlar gördüğünden ziyade anlatılana inanmayı yeğliyor. Malum en çok inanılan şeyler, en az bilinenlerdir
Sonbaharda ağaçlar yapraklarını döker. Ancak onlar bu nedenle tabiata, yaşama küsmezler. İlkbahar geldiğinde o ağaç yine yeşile bürünür. Ağacın azmi insanlara örnek olmalıdır. Kötü günleri aşıp iyi güne ulaşmanın yolu ümidi kaybetmemek, azmi sürdürmek. Evet, bu gün karşımızda duran çirkin düşman ve canlarımıza verdiği zarar bizi üzüyor. Ama biz onu yeneceğiz
Yaşamda insanlar zirveye nasıl çıkar sualini cevaplayan iki teori var. Biri çevresindeki insanları aşağı iterken onların sırtlarına basarak daha yükseğe çıkanlarla ilgili, diğeri çevresindekilerle beraber daha yükseğe çıkmak için çalışan insanlarla ilgili. Tabii ki sizi zirvede tutacak şey kişilik yapınızdır ve tercihiniz kişiliğinizi ortaya koyacaktır
Kendinize karşı dürüst olabilirseniz, varsayımlarınızın ve önceden düşünülmüş kavramlarınızın yanlış olduğunu, bu ruh hali ile olayları yorumlamanızın da sizi yanlışa götürdüğünü ve bunun aşırı tepki vermenize, konuları kişiselleştirerek insanları haksız yargılamanıza neden olduğunu göreceksiniz. Bunu fark edebilirseniz, düzelme ümidi var demektir
Gücünü aşan işleri kabullenen insan bunları yapamayacağı gibi bir şeyleri ihmal eder. İş dünyasında birçok kimsenin omuzları bundan çöküktür. En ağır yüklerden biri, kendini, olduğundan dayanıklı gören insanın omuzunda. Zira yükü ile birlikte her zaman bir başkası da vardır sırtında. Ne gariptir ki, yükü çeken bu çökük zavallı ses çıkaramaz ama kağnı inler.
Tilki kurnaz, kedi nankör, yılan sinsi. İnsan ise hepsi. Bu durumda salt Tilki’yi suçlamamak gerek. Kabahat onun huyunu, yapısını bilmelerine rağmen Tilkiyi kümese yönetici yapanlarda. Evet, kümesler tarumar. Tilkinin elinden kurtulan ve de korkan tavuklar artık yumurtlamıyor. Yakında hayvanlar ağaçlara “ insanlar geliyor kaçın” afişi asarlarsa şaşırmam.
Medeni Kanunun 2 maddesi “ Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” diyor. 6701 Sayılı kanunun 3 maddesi ise “Herkes, hukuken tanınmış haklardan yararlanmada eşittir” derken KOD 29 ile işten atılan çalışan imkânsızı başarıp haklılığını ispatlasa bile, kanunda işveren için bir ceza maddesi yok. Hani Kanun koruması, eşitlik nerede? Lafta.
Müfettişlik memuriyet değil bir meslektir. Mesleğe giriş imtihanları çok zordur. Okulların en seçkin mezunları bu imtihanlara girip başarılı olduktan sonra üç, beş sene müfettiş yardımcılığı yapar ve daha sonra müfettiş olurlar. Devlet kadrolarında Müsteşar, Genel Müdür olanlar genelde bu görevlere Müfettişlikten yükselirler. Turgut Özal 8 Cumhurbaşkanı.
İşsiz kalmak çok zor. Eşine, çocuğuna anlatamazsın içindekileri. Gözlerin dolar ama ağlayamazsın. Hangi şirketin tepesinde olursa olsun şirkette falan sicil numarasının altıda sicili olan kimseyi bırakmayacağım diyebilen kötü niyetli, çirkin, insan görünümlü yaratıklar için dileğim hep aynı. Bu türe “ niyetin kaderin olsun” diyor ve kalben beddua ediyorum
Montaigne ne demiş? Aslında insanlar bizi hayal kırıklığına uğratmıyor. Sadece biz yanlış insanlar üzerine hayal kuruyoruz. Bu yanlış insanları başımızın üzerinde taşıdık zaman zaman. Gördük ve anladık ki yine yanılmışız. Meğer bunlar her tür kalıba giren karakter ve ahlak zafiyetinden muztarip insan görünümlü yaratıklarmış. Evet, etrafta bunlardan çok var
Yanlışın en tehlikelisi doğruya en yakın olanıdır. Doğruyla karıştırılarak insanların yanlış anlama ihtimali taşır. Anlamak zor iştir. Emek, gayret, samimiyet ister. Yanlış anlamak ise kolaydır Biraz cahillik ve az bir şey kötü niyet yeterlidir. İnsanları kitap gibi düşünün. Renkli Kapakları genelde güzeldir. Değerleri ancak İçini okursanız anlaşılır ( * )
Yaşamda sonsuza kadar süren hiçbir şey yok. Zenginlik, makam vb. Bu gün karar verme gücüne sahip olan şirketin tepesi, emek verdiğin insanlar seni harcadığında değişeceksin. Evet, belki de yaptığım yanlışlar için pişman değilim, tek pişmanlığın yanlış insanlar için yaptığım doğrular diyeceksin. Yine de tüm günahlarını ödeyecek sonra sende değişeceksin.
Yaşadığınız bir hususa kızdığınız ve söylendiğiniz olmadı mı hiç? Olmuştur mutlak. Bir gün gelir o sizi kızdıran o yaşanmışta bir hayır olduğunu düşündürecek gelişmeler çıkar ortaya. O zaman ileride sizi mutlu etmeyecek diğer olası davranışları daha serinkanlı karşılamanız, düşünmeniz mümkün olabilir mi? Cevabınız evetse gerekli dersi almışsınız demektir.
O satırları yazan kadrolu yorumcular: Hitabım sizedir. İnsan neden yapar bunu? Kısaca ifade etmek gerekirse bu ara ender görünen "aidiyet duygusu" en önemli nedendir. Daha basit deyişle " şirket sevgisi ". Evet; bu duygu bazen insanı böyle bir yola iter. Çalışan bu akıma gereğinden fazla kapılır ve kendisini bile düşünemez. Özeti budur. Ve de anlayabilmek zordur.
İşler kötü gittiğinde hepimiz bizleri rahatlatacak bir şeyler okuma, işitme ihtiyacı duyarız. Bunlara inanma güdümüz her zaman ağır basar. İşte şimdi o durumdayız. Bir iş sahibi olmamız bir şey ürettiğimiz anlamına gelmiyor. Üretici olabilmek meziyet. Etrafa bakın. Balonlar bize içi boş olan şeylerin de yükselebileceğini gösterir. Üzülmeyin. Bunlar da geçer
Siyasetimizin ve ekonomimizin liderleri, Konuştukça Batıyoruz’ u mutlaka okumalı. Bu kitabı sadece yöneticiler değil, herkes okumalı. Tepedekilerin ne yapacağını bilemem. Onlar her şeyi bizden iyi bilirler. Benim derdim, aşağıdakilerle. Evet, kendinize bir iyilik yapın ve bu kitabı okuyun. Uygularsanız yaşamınızda bir şeylerin değiştiğini göreceksiniz
Hayatımız boyunca hiç kimse, bizlere kendimize verdiğimiz zararı vermedi. Hiç kimse bizi kendimiz kadar sömürmedi. Şikâyet ettiğimiz eşitsizlikte, adaletsizlikte hep insan kaynaklı. Nedense Körükleyen, talepkâr olan, bundan şikâyet edende hep bizleriz. MÖ, MS hatta günümüze kadar insanların iç çirkinliği yaşam tablosuna nedense hep bu formatta aksetmiş.
Kötü İnsanlar kanunlardaki boşluklardan nasıl faydalanabileceklerini mutlak bulur. Kanun koyucu ülke insanlarının bazılarının bu denli vicdansız olabileceğini kanun düzenleme çalışmaları sırasında düşünmeli. Bazen görüyorum, düşünüyorum da keşke diyorum. İnsanların ömürleri vicdanları kadar olsa. Yaşamda herkes mutlak bundan çok iyi ve dürüst olurdu
Metinde “ Kızım Sana Söylüyorum Gelinim Sen Anla “ sözünden bahsettik. Gel gelelim bizim gelin başkalarının söylediği hiçbir şeyi doğru kabul etmeyecek kadar tekbenci. Doğrular yalnız onda. Yapacak bir şey yok. Sonunda hepimizin çok sevdiği oğlumuzdan kopup ayrılacaktır. Oğlumuz kim? Gelinimiz kim? Zannederim ki siz kimden bahsettiğimizi anlamışsınızdır