Çalıştığım şirketteki bir Yönetim Kurulu üyesi / murahhas aza nasıl olduysa odama geldi ve uzun bir sohbetin sonrasında personele her sene iki kez sicil notu verilmesinin faydalarını bana anlattı. Tabii ki dinledim ve verdiği bilgilerden faydalandım. Görüşmenin sonunda ise önümüzdeki ay başı bu uygulamaya başlanılması yönünde talimat verdi ve gitti.
Bu yazıyı ezkaza okuyan / başkalarından duyan üst yönetici olursa lütfen bana kızmasınlar. Bu yazıdaki anlatım üzgünüm ki, sektör personelinin sizlere bakışının bir özetidir. Değişik şirket mensubu beş çalışan on beş gün içerisinde birbirinden habersiz olarak aynı veya yüzde doksan benzer görüşü ifade ediyorlarsa konuda bir tersliğin mevcudiyetini değerlendirmek gerekir. Laf aramızda çalıştığım dönemlerde benim de düşüncem farklı değildi.
Personel hali ile ilk amirini tanır. Ve de bunda haklıdır. Ne yazık ki, üst yönetim personelin ilk amirini hiç ama hiç tanımaz/ tanımamıştır. Çalışan yaşadıklarının bir kısmının sorumlusu olarak ilk amirini görür.
Geçen haftaki yazımda Yer Hizmeti Şirketleri çalışanlarının çektiği bir akım sıkıntıları dile getirmiştim. Havayolları çalışanlarından gelen serzeniş yorumları daha baskın çıktı. Demek ki sıkıntılar müşterekmiş.
Konulu hayati önemi haiz iki madde mevcut olup bu fonksiyonların eksiksiz yerine getirilmesi amacı ile; Havalimanındaki hizmetlerin mevcut Yönetmelik ve talimatlara tavizsiz bir şekilde uygun olarak yürütülmesi hususuna azami dikkat edilmesinin gerektiği kabulü zorunlu olan bir gerçek...
Eğer; Kurumun işleyişi ve işin yapılışı ile ilgili olarak alınan hiçbir karara çalışanlar ortak edilmiyorsa, Eğer; Çalışanları yakından ilgilendiren konularda alınması gereken kararlar kağnı hızı ile alınıp bir türlü uygulamaya konulamıyorsa,
Bu soytarılık hayli beceri isteyen bir uğraş olsa gerek. Başarılı olabilmek için öncelikle insan yapısını tam olarak tanımak ve bilmek gerek. Bu meslek ilk önce Avrupa kıtasındaki krallıklarda ortaya çıkmış. Ve bu saygıdeğer mesleği icra edenler, her tür insan yapısına uygun formatları ile sarmaşık misali yer tutmuşlar her yerde.
Yetenekli olan her insanının aynı zamanda her konuda bilgili olması mümkün değil. Veya bilgi düzeyi yüksek olan her insanın yetenekli olduğunu da düşünmek doğru bir yaklaşım değil. Yetenekli olan bir insanın, ana bilgiyi de aklına daha süratle nakşedeceği mutlak.
Personel Müdürlüklerinin adı değişip İnsan Kaynakları Müdürlüğü olduğundan beri ne hikmetse bu ünitenin Müdür veya daha üst unvanlı yöneticileri ile bir türlü anlaşamadım. Türk Hava Yollarındayken Aliye Alptekin kardeşimiz vardı, İnsan Kaynaklarından sorumlu Genel Müdür Yardımcısıydı. Kendisini hayli üzdüğümü hatırlarım.
Çelebi Havacılık Holding’e, Çelebinin sağ koluna gelince; Lokomotif Şirket halen Türkiye’mizin Çelebi Hava Servisi, .Avusturya, Macaristan, Hindistan’ da Mumbai’ de Yer Hizmetleri Delhide ise hem Yer Hizmetleri hemde kargo sistemi çalışıyor. Bunlara ilaveten Almanya’da da kargo kuruluşu faaliyetlerini düzgün bir çizgide sürdürüyor. Ancak sağladığı karın ne denli tatminkâr veya hangi boyutta olduğu hususunda bilgim maalesef yok.
Sağlığında biz kabilede değildik.Sen bulutlar üzerinde at koşturmaya başladıktan sonra kabileli olduk. Bizi tanımazsın. Artık, kabilede kimse kimseyi tanımıyor. Gelen biraz durup göçüyor. Gitmeyeni de Oturan Boğa ve Uyuyan Göl ve Şaman başka otlaklara sürüyorlar.
Büyük firmalar, çok dallı holdingler büyük projelerini tasarlayan, süreci yöneten ve de sonuçlandıran ekibin yönetici ve çalışanlarına başka bir deyişle kendisine kazandıranlara, uygun bir “ Bonus “ öder. Bu uygulamayı kurala çeviren bir mevzuat bulunmamakta olup böyle bir kuralı vazeden şirket yönetmeliği yoktur. Bu bir teamüldür. Yapılan bu ödeme tabii ki gizlidir ve yöneticilere her sene verilen standart bönüsün dışında yapılan bir uygulamadır.
Gelelim konumuza. Örnek yukarıda da belirttiğim üzere Çelebi’ den. Son işyerimde çalışan arkadaşlarımla “Yöneticilik bir sanattır” isimli bir sohbet toplantısı yapmıştım. 2009 ve 2010 senelerinde. Sunumu bire bir hali ile dönemin Genel Müdürü Sn. Samim Aydın’ a göndererek müsaade talebinde bulunmuştum. Sorgusuz ve teşekkürle kabul etmeleri beni şaşırtmıştı.
Evet; aynı havalimanında, aynı şartlarda hizmet üreten, aynı güneşin ısıttığı beton zemin üzerinde teçhizat ve uçak peşinde koşuşturan, yükleyen, boşaltan, terleyen, her biri değişik tür yolcuların sinirlerini boşaltmak ve sitemlerini cevaplamak durumunda olan, hizmet sonrası havalanan uçağın arkasından dua edercesine bakan, ayrı ayrı şirketlerde çalışan üç insan düşünün.
Bu yazı ile sonlanan alıştırma turlarında, nedense unutur gibi olduğumuz bazı kavramları hatırlatmakta fayda gördük. Aslına bakarsanız bu değerler o kadar fazla ki, kendimizi kaptırsak bir sene yazar durur ve halen de listeyi yarılamamış oluruz.
Sizden hiç ümitli değilim buna rağmen mektubunuzu neden cevapladığımı söyleyeyim önce. Amaç sizin üzerinizden başkalarına, anlayacak olanlara bir iki minik hikâye ile mesaj vermekten öte değil.
Sektörde yaşadığım bir konudan sonraki kırgınlığı anlatmak üzere “ Yaşam Maçındaki Kasıtlı Fauller” konulu yazıyı kaleme almıştım. Umarım bu ve benzeri konular sizlere bir şeyler anlatacaktır. Zira hepsinin içerisinde bir şekilde sizler, sektörümüz çalışanları ve onların yaşanmışları bulunacak.