Sendikacılığın en büyük engeli grev hakkının olmaması. Allah'tan bu kez konunun en önemli kısmı 3-4 günde halledildi de konu uyuşmazlık safhasına gitmedi ve TİS'in ana maddesi sözleşmenin tam olarak bağıtlanması beklenmeden ilan edildi. Ve de iyi yapıldı. Özel durumlarda kamuoyunun konuyu benimsemesi büyük önem arz eder. Kabulü kolaylaştırır ve süratlendirir.
4253 TL’ nin satın alma gücünün korunabilmesi için 2022’ nin ilk 6 ayı boyunca enflasyonun doğru takibi ile sonuca uygun bir iyileştirmenin 4253 TL’ye ilave edilerek işçiye ödeneceğine ilişkin bir madde AÜTK tutanağına yazılıp duyurulsaydı güzel olurdu. Bu çalışanın yitirdiği güveni kısmen tesis edecek bir vaat, iktidar için ise bir seçim yatırımı olabilirdi.
Evet, önce doğruyu bilmek gerek, doğru bulunursa yanlış da haliyle bilinir. Ama önce yanlış bilinirse o noktadan yola çıkıp doğruya ulaşmak zordur. İnsanlara zararlı olacağını ve de yapman gereken işin seçeneklerinden hangisi nin doğru olduğunu bilmene rağmen yanlışı uygularsan, kötü bir olay vukuunda çok ağlarsın. Ama ağlamak seni teselli etmez. Uyku tutmaz
Diğer faktörlerin yanında muhtemel bir seçim asgari ücret ile diğer ücretlerin takdirinde müspet etken oluşturur mu? Şüphesiz evet. Hele İşverenlerimiz de biraz daha az kazanmaya veya bu takdirden oluşacak olan kayıplarını bu güne kadar kazandıklarına sayılmasına rıza gösterirlerse. Çalışan mutluluğu = Motivasyon + Verimli çalışma + Mutlu Müşteri = KAR demek
Yaşamda insanoğlu menfaati için, HAK VE HUKUK kavramını sıklıkla zedeleyen hareketlerde bulunuyor. Sitemde mevcut olan Dalkavuk ve de Soytarılar da bu oluşumun önemli bir parçası. Bir toplumda birilerinin menfaatine olan bir olgu, çoğu zaman diğerlerinin hak kaybına yol açar ki şirketlerde kişilerin birbirine duyduğu nefret duyguları işte böyle doğuyor.
Hata yapmak insanın yaradılışında var. Yapılan hatadan geri dönmek ise erdemli insanlara özgü bir meziyet. İnsanın öncelikle hata veya yanlışını kabul etmesi, inatla onu kökleştirmemesi ve düzeltmek için uygun adımları dikkatle atması önemli. İnsanları hatalarında ısrar etme veya yanlışından dönme çabalarına göre değerlendirmek daha gerçekçi bir davranış.
Yalandan kim ölmüş demeyin. Güven Ölür, Bağlılık ölür, Dostluk ölür. Her İnsan seçiminde özgürdür. Ancak her seçimin bir bedeli vardır. Hayatınız boyunca bir kurban olmak zorunda değilsiniz. Bu anda ne olduğunuz, geçmişteki seçimlerinizin bir sonucudur. Ne olacağınız ise bundan sonra yapacağınız seçimlere bağlıdır.
İlk THY günlerinde, Cem Kozlu.” İşinizi sizin kadar bilmiyorum. Ama süratle öğreneceğim. Bu sürede YK’ dan ve Gn. Md. den onay aldım sözünü bir savunma olarak kabul etmem. Eğer konu şirket zararına ise YK / Gn. Md yanıltılmıştır. Talep eden yönetici de onaylayanla birlikte müteselsil sorumluluğa sahiptir. Aklınızdan çıkartmayın demişti. Hiç unutmadık bu ikazı.
THY çalışanlarının durumunu anlamak için çarşı pazara gitmeye gerek yok. Medyada tüm bilgi mevcut. Bizi ilgilendirmeyen şeyleri okumama huyumuz var. Belki duymamışlardır. Bu pahalılığın Sn. Aycı’nın hanesini sarsacak boyuta ulaşması imkânsız. Sn. Aycı, siz hep yükseklerde kalın. Huzurlu (?) yaşayın Aşağılara bakmayın. Maazallah başınız dönerse. Üzülürüz
Depresyon ve yılgınlığın yoğun olduğu bu süreçte, uyumsuzluk ve dertleri yenmenin, hayata direnmenin, hep beraber gülümseyebilmenin reçetesi kavga etmek değil diğer insanlarla sağlıklı iletişim kurabilmek. DSÖ’nün verilerine göre dünyada yaklaşık 450 Milyon Depresyonlu insan var. Yılda kaç milyon kişi iş göremeyecek kadar ağır depresyon altında yaşıyor?
Kurulun çalışması doğru bir uygulama. Ancak kurul üyelerinin seçiminde tepedekilerin söz hakkının tarafsızlık ilkesini mutlak zedeleyeceğine inanıyor herkes. Bu güne kadar THY yönetimin üzerine düşen en büyük gölgelerden biri istihdamın geneli ile ilgili olarak uygulanan değerlendirme kıstaslarının belirlenme şekli. Bu konuda çoğunluk hemfikir.
Sn. Mesut Varlık diyor ki, “ Çıldırmak bazen iyidir. İnsana kendisini hatırlatır. Çıldırmanın ardından, nasıl bir insan olduğumuzla yüzleşiriz ” Tabii ki bu kurumlar için de geçerlidir. Ve de benim görüşüme göre THY Hava-İş’i de çıldırmayı becermiş ki geçen haftaki sendika duyurusu kaleme alındı. Geç oldu ama bence Sendikanın çıldırması iyi oldu. Kendine geldi
Farklı güç kaynaklarının bileşimi ile çalışan Hibrit motorlar bir çevre dostu olması yanında araçların işletme, kullanım maliyetlerini düşürmek amacı ile yapıldı. Dünya petrol piyasasındaki yükseliş insanları bu yönde çalışmaya itmişti. Daha sonra insanoğlu Hibrit tekniğini çalışma yaşamı, eğitim, sağlık, teknoloji vb. konularda da kullanmaya başladı.
Şimdi THY’ nin bazı insanları belirtilen tür bir tehdidin vuku bulmadığını söyleyecekler. Ancak bunu yaşadıklarını ifade edecek insanlar da var. Söyleyemezler o başka. Nedeni Aynı Korku. Yönetimlerde bu tazı benimseyenler hayli fazla. En yaygın olan yönetim şekli, maalesef en kötü olanı. Korku Yönetimi. İşsizlik o gün korkulacak boyuttaydı. Bu gün de öyle.
Bazı gençler konuşmaları ile aynı görüşü paylaşmayanları insafsızca yıpratarak, çirkin bir üslupla tenkit ediyor. Dilerim ki kimse bu hataya sıklıkla düşmesin. Ne mi olur? Birçok kimseyi gereksiz yere karşınıza almış olursunuz. Cepheyi genişletmek kimseye orta vadede bir şey kazandırmaz. Lime lime ederek, aşağıladığınız insanlara ihtiyaç duyabilirsiniz.
Her türlü yetkiyi talep eden veya talep olmaksızın tepe yönetimce yetkilendirilen bir yöneticinin işin sonunda sorumluluk üstlenmemeyi nasıl becerdiğini anlayabilmek olanaksız. Bu konuda yöneticilerimizin bir kısmının hayli usta olduğunu ifade etmek gerekir. Güdülmesi gereken insanları sorumlu makamlara atama gibi bir hatayı nedense ısrarla yapıyoruz.
Kötü çalışan olmaz, kötü yönetici olur demişti THY Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Aycı. Doğru bir söz. Kötü yöneticilerin çalışanları ve kurumları ne hale getirdiklerini görüyoruz. İyi yönetici, her şeyi iyi bilen kişi değil, yaptığı işi iyi bilenleri bir araya getirip onları uyum içinde çalıştıran ve onlarla birlikte kol kola her zaman ileri doğru yürüyen kimsedir
Eğer yönetici kendini ekibinin üzerinde konumlandırıyorsa doğal olarak o ekibin bir parçası değildir. Aşırı kontrol çoğunlukla çalışanlara duyulan güvensizliğin bir sonucu. Güven ve saygıyı kaybetmiş yönetici varlığını korumak için çaresiz “korkutma ve aşırı kontrol” silahlarına sarılır. Ve de bunun sonucunda insanlığını unutur Etrafındakilerin de.
İyilik ödülsüz, kötülük de cezasız kalır veya her ikisi eşit tutulur da aralarında fark gözetilmezse davranış adaletle bağdaşmaz. Bu durum düzeni bozacaktır. Tutumda ısrar edilmesi yönetimi iflâsa götürür. PGS yönetimi açısından varış çizgisine çok az kaldığını halen kovulmamış olanlar ifade ediyor. Yönetimler gider, yenisi gelir. Allah şirketi korusun.
Ne demişler; Başkalarının hatalarından da ders çıkartın. Hepsini kendiniz yapacak kadar oturamazsınız o koltukta. Ne ömrünüz ne de diğer insanların sabrı yeter. Sorunun kendinizde olduğunu anlamanız uzun iş. Bunu anlayana kadar yapabileceğiniz tek şey başkalarının huzurunu bozmak. Yaptığınız da bu. Amsterdam kazasından sonra THY’ nin ne yaptığına bir bakın
Korku, en beşeri duygu. Bir insanın kuvvetlilere başkaldırışını görenlerden kimileri onu korkusuz bir insan sanırlar. Oysa o da korkmaktadır. Başkalarına yararlı olacak konularda, doğruyu söyleme duygusu, korku duygusuna her zaman mutlak üstün gelmeli ve de İnsanlar korkularının, kendilerini umutlarının ardına düşmekten alıkoymasına izin vermemelidir.
Bu etik kurullarını neden ihdas ederler anlamak mümkün değil. Sektörümüz şirketlerinde mevcut kurullar bu güne kadar sisteme ve çalışanlara nasıl bir fayda sağladılar anlayan beri gelsin. Etik değerleri zedeleyenler genel de çalışanlar değil tepe yöneticiler. Etik kurul kimi kime raporlayacak? Eğer hadlerini aşıp raporlarlarsa, performanstan kapı dışarı.
KÇÖ sonrası üzücü de olsa fazla istihdam yapan şirketlerin tensikata yönelecekleri biliniyordu. Bu işlemi mazur göstermeğe yönelik yalanların arkasına saklanmak komik. İnsanları işten çıkarttıktan sonra personel arama ilanı vermek rezalet. Sendikalı çalışanı PGS’ den ayıklamak çirkinlik ötesi hain bir tarz. Artık PGS’ ye çalışan güveni, bağlılığı sıfır.
Trollerin hedefi, kitlelerin düşüncelerini etkilemektir. Troller Sosyal medyada çok sayıda paylaşım yaparlar. Ve fikirlerini insanlara kabul ettirmeyi hedeflerler. Trol sözcüğü İskandinav çocuk hikâyelerinde de geçmektedir. Hikâyelerde ki troller, olağanüstü, canavar görünümlü yaratıklar.. Bizdeki klavye ve VPN ustası trollere yakışır bir benzetme.
Sıkışık durumdan kurtulmak için arada bir herkes bir mazeret üretir. Mazeret uydurmak bir alışkanlık, tabiat haline geldiğinde elinizi ayağınızı bağlar. Bir süre sonra mazeretler sizin hayattan, yaptığınız işten tat almanızı önleyecektir. Çırpındıkça çaresizlik-karamsarlık bataklığında daha derinlere çekilir ve tüm inandırıcılığınızı kaybedersiniz.