Saygın, uluslararası bir ekonomi mecmuası olan CAPİTAL her sene Türkiye’mizin en büyük özel 500 şirketini belirleyerek bir liste yayınlıyor. Bu ay 2014 sıralaması yayınlandı. Ulaştırma sektöründen 9 kuruluş girmiş bu sıralamaya. Birisi ise firma isminin açıklanmasını istememiş.
2003 yılında Ak Parti Hükümetinin kurulmasını takiben Temel Bey Türk Hava Yollarının Teknik Genel Müdür Yardımcısı oldu. O dönemdeki istihdama, terfi ve tayine, iş akdi fesihlerine vb. işlemlere bakıldığı takdirde, Temel Beyin taraf tutup tutmadığını, ayırım yapıp yapmadığını görebilmek mümkün. Bunları yaşayanlar THY’ den uzakta olsalar da halen hayattalar.
Hadi eskiden H.Topçu tehdidi vardı. Ya şimdi? Sizce İlker Bey aynı çizgide mi duruyor? Benim açımdan İlker Beyin Türk Hava Yollarına atandığı günlerde birçoğumuzu sevindiren ve ümitlendiren o güzel mesajın yarattığı müspet etki silindi gitti. Tabii ki bunu en fazla THY çalışanları fark edebilir. Evet, sonuçta çalışanlar seçtikleri Sendika ile yaşama durumunda.
Anadolu deyişidir. Üçüncü sınıf buğday ile francala yapılmaz. Eğer francala üretmek istiyorsanız birinci sınıf buğday kullanmanız gerek. Bunun da ofis fiyatı belli. Bu bedeli ödemeniz gerekir. İşe kabul işverenin konusu. Şirkete makineleri iyisini alıyorsunuz. Çalışanların da iyisini seçmeniz şart. Seçiminiz yanlışsa hata sizdedir. Sonucuna katlanırsınız.
İnsanlar mobbing’e muhatap olunca. ruhsal çöküntü yaşıyorlar. Sosyal psikolog Gary Namie'ye göre, zorbalık kurbanlarının % 41’i bunalıma giriyor, kadınların % 31’i, erkeklerin % 21’i Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD) teşhisiyle bir kez daha işyerine dönemeyerek çalışamaz oluyor. Çalışanın kuruma olan katkısı sıfırlanıyor.Özgüveni de tabii ki.
Türkiye’miz’ de ise her konunun zorunun başarıldığı malum. Çalışanların işveren tarafından işaret edilen sendikaya üye olmaları, işverenin gösterdiği adayın Sendika Başkanı seçilmesi. Sendikacılıkla siyasi eğilimin birbirine karıştırılması vb. İşte bu zorları değil, sendikacılık tarihinde görülmeyen bu imkânsızları başardı benim THY’li kardeşlerim.
Beğenilir veya beğenilmez Hava İş senelerdir Türk Hava Yollarının bütününe hizmet vermiş olan bir sendika. Dolayısı ile konu ile ilgili görüşünü her platformda ifade etme hakkına sahip. Muhaliflerin bu cümleme itiraz edeceklerinden şüphem yok. Sap ile samanı ayıranlar yine de çoğunlukta. Ben, mevcut yöneticilerden değil Hava İş’in hükmi şahsiyetinden bahsediyorum.
Geçen bu kadar uzun zamana rağmen sektörümüzdeki bazı kuruluş çalışanlarının şikâyetleri bir türlü dinmiyor, hatta bir nebze olsun azalmıyor. Yeni bir Genel Müdür atanıyor, ümitleniyor insanlar. Kısa bir süre sonra onun da sistemin adamı / uydusu olduğunu görmek çalışanları bir kez daha kırıyor.. İnsanlar; tepkisiz ve sessizler. Tıpkı tarladaki korkuluk gibiler.
Eğer bir koalisyonun tarafı olacaksanız, özellikle; asgari ücrete, taşeron çalışanlarına ve emeklilere verdiğiniz sözler ile sağlığa yönelik vaatlerinizi mutlak yerine getirin. Aksi takdirde millete başınız hep eğik kalacak. Diklenebilmeniz için daha kaç seçim yaşamanız gerekir? Uzun bir dönemi daha “ hesap soracağız ”diye bağırarak geçireceksiniz herhalde
Konunun özeti şudur ki; artık finansal ve finansal olmayan performans arasında bir neden - sonuç ilişkisi olmadığına inanılıyor. Neticeten bu iki performans grubu kapsamındaki konularda yapılan ölçüm sonuçları üst seviyede değerlendirebiliniyorsa şirket başarılıdır. Mantık böyle çalışır. Aksi durumda şirketin başarısı bir masal veya hikâyeden öte olmaz.
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Erol Özmen, “Her YALAKALIK yapanın amacına ulaştığını söyleyemeyiz, fakat ülkemizde yalakalığın işe yaradığını tereddütsüz ifade edebiliriz. Karşısındaki kişinin YALAKALIK yaptığını bilse bile yöneticilerin birçoğu bu durumdan rahatsızlık duymaz hatta memnun olur.
Evet Arkadaşlarım: Veysel Çeliker beyin ifade ettiği gibi; YALAKALIK SEÇİLMİŞ İNSANLARIN İŞİDİR. BÖYLE BİR ŞEREF ( ? ) HER SOYSUZA NASİP OLMAZ. Onlar irketlerimizin göz bebeği. Allah patronlara ve yöneticilerine eksiklirlerini göstermesin. Geçen hafta iki arkadaşımdan bir mail aldım.
Geçen günlerde bir arkadaşımı yolcu etmek için ATA’ ya gittim. Havalimanını özlemişim. Biraz erken gidip sağa sola, neler değiştiğine bakmak istedim. Kontuarların birinin önündeki yolcuların arkasında durup seyretmeğe daldım. Kontuarların birinde bilet ve bagaj işlemleri devam ediyordu.
Bu güne kadar APH için kaleme aldıklarım arasından seçtiğim 32 adet yazıma gelen okuyucu yorumlarının içerisinden, THY, TGS, HVŞ, ÇLB ve PGS şirketimizde görev yapan çalışanların dile getirdiği serzenişler içerisinden en çok şikâyet ettikleri konuları seçerek bunları kendi görüşüme göre gruplandırdım.
Amerika’daki beyazlarla köle zencilerin hikâyelerini ve onlara ne tür cezalar verildiğini duymuşuzdur. Efendiyi dinlememeleri halinde kırbaçlanırlardı. Taşeron uygulamaları ve çalışanlarının durumu da sanki bunun benzeri. Bir farkla ki, efendileri tek değil ve bu günün cezaları daha acımasız. Hak aramanın işsiz ve aç kalmak yanında insanın çocuğunun istediği şeyi ona verememesi gibi kahredici bir cezası daha var. Bunu kim göze alabilir ki? Hele ülkede bu boyutta işsizlik varken...
THY Teknik ünite yöneticilerinin üstlerine taşeron istihdamı konusunun esasa bağlanması için baskı uygulamadıkları ortada. İnsanları, insanca çalıştırabilmek için önce iyi insan olmak sonra da kardan zarar etmeyi kabul etmek gerek. THY’ de bu statüde çalışanların yaşadıklarının sorumluluğuna Tekniğin yöneticileri büyük ölçüde ortak. Kardan zarar etmeyi kabullenmek ise Yönetim Kurulunun işi. Mademki bu konu YK kararı ile sonlanabiliyordu? Allah korumuş Türk Hava Yollarını.
Gözlerinizin içine bakarak konuşuyorsa, düşene vuran sekiz kişiye aynı anda kafa tutabiliyorsa, kendi grubunun aleyhinde de olsa doğruyu konuşuyorsa, kendi grubundan dışlanma pahasına vicdanlı davranıyorsa, kendisi ile dalga geçebiliyorsa, merhameti öfkesine galip gelebiliyorsa, HİÇ DURMA DAYA SIRTINI, AHMET HAKAN.” Evet, kötü bir dönem yaşadınız. İlker Beyi THY normalleşme sürecinin bayrak taşıyıcısı olabileceğini düşünün. İnsanlar ümit beslemeden yaşayamazlarmış ya.
THY Tekniğin en iyi dönemlerden birini yaşıyor olması gerekir. Şu anda, Genel Müdür Teknik eski Yardımcılarından biri Sivil Havacılık Genel Müdürü, diğeri ise THY Gn. Md ve Yön.Krl. Bşk. Vekili. Sonuçta bu İki ağabey bu sistemin tepesinde oturuyor. Bu dönemin bir üst yöneticisi, biz sizler gibi THY’ nda doğmadık, yukarıdan atadılar geldik. Görevden alırlar, çeker gideriz. Ertesi gün THY aklımıza gelmez, unuturuz demişti. Doğruymuş. Aldılar görevden, arkasına bile bakmadan gitti.
Yabancı pilotlara meraklı olduğunuz açık. Beyanınız üzere Afrika’daki uçuş noktalarını artırarak bu kıtada orta tabaka halkın oluşmasına destek verdiğimiz gibi, yabancı işsiz pilotları, maaş ödeyerek eğitip, süratle kaptan pilota dönüştürürken onların ülkelerinin Sivil Havacılık gelişimlerine omuz verdiğimizi de düşünebiliriz. Birde onları burada baş göz edersek, buyurun uçuş emniyetine de hafiften bir katkı. THY sizinle gurur duyuyor Temel Bey. İyi ki varsınız. Duacıyız.
Çalışanları, tehdit savurmadan, sistemli bir mobbing uygulamadan, medenice işten uzaklaştırabilmek için en azından insan olmak ve insanca davranmayı bilmek gerekir. . İşe alım konusunda kendisini sistemin tek seçicisi yerine koyarak işlem yapan bir insanın profesyonellik gerektiren diğer konuyu insani bir düzenle şekillendirebileceğini düşünebilmek zor ve ondan bunu beklemek hayaldir. Evet; bir; insanın kişililiği ve ne olduğu köpeksiz bir köyde değnekle gezerken anlaşılır.
Çayeli Bakır İşletmeleri yönetimi İnsan kaynakları çalışmalarını ve kurumun yönetim anlayışını madenin asıl değeri olarak görüyor. Ve de yöneticiler maden çalışanları için en değerli cevherimiz diyorlar. Siz hiç bizim sektörde böyle bir şey duydunuz mu? Soma kazası sonrası bu işyerlerinin yöneticilerini yerden yere vurduk. Güzel olanı da duyurmak ve alkışlamak gerek. Hele hele konu sektörümüz çalışanlarının hasret olduğu, çalışana verilen değer ve insan sevgisi ile ilgiliyse.
Fil hortumu ile bir tonluk yükü kaldırabilecek güçte bir hayvan. Küçükken demir zincirle bir kazığa bağlanan fil tüm uğraşına rağmen kazığı yerinden söküp hareket edemez. Ve bu onun zihninde yer eder, ömür boyu unutmaz. Büyümüş ve güçlenmiş olan fil bu kez sirk çadırında benzeri bir kazığa bağlanınca yine hareket edemeyeceğini düşünür, zorlamaz ve hareketsiz kalır. Bazı insanlarda bu fil gibi davranır. Kendisini düşünce ve sonuçlara hapsedip çizilmiş olan sınırların ötesine geçmez.
İş yoksa veya olanın maddi ve manevi şartları, yaşamın standart çizgide sürdürülebilmesini desteklemiyorsa her şey daha kötüleşiyor. Sıkıntılarımız katlanıyor, çoğalıyor. Yabancılaşıyor ve sevgisizleşiyoruz. Dostluklardan kopuyor hatta bazen insanlıktan uzaklaşıyoruz Farklı düşüncelere saygı göstermiyor, tahammülsüz ve gergin oluyoruz. Bu arada “ samanlık da seyran olmuyor”. Eğer orada da huzur bozulursa içimizdeki gecelerin karanlığı artık 24 saat sürecek demektir.
Birbirini yemeğe çalışan insanların bulunduğu iş yeriniz size bu arazları yüklüyorsa ve de bunun bir ruhsal dengesizlik olduğunun farkında olmayıp gereğini yapmıyorsanız sorun büyüyecektir. Bu gerginliğin yalnız iş hayatınızı değil tüm yaşamınızı menfi etkileyeceğini düşünmeniz gerek. Etrafınızda bu sıkıntıyı çeken o kadar insan var ki, belki de göremiyorsunuz. Yaşamdaki pembeliklerin farkına varacağınız bir ruhsal düzeni kendiniz, işiniz ve aileniz için oluşturmalısınız.