HEPİMİZ MÜSLÜMANIZ. BUNU NEDEN İFADE EDİYORSUN, KONU İLE NE İLGİSİ VAR DİYECEKSİNİZ? HELE AŞAĞIDA YAZILANLARI BİR OKUYUN. OSMANLININ PADİŞAHLARI BAKIN ÜLKEDEKİ GAYRİMÜSLİMLER’E NASIL DAVRANMIŞLAR. BİLMEM BU SİZLERE BİR ŞEY ANLATIYOR MU? ARZU EDERSENİZ BAŞKA ÖRNEKLERDE VEREBİLİRİM. EVET; O DÖNEMDE DEĞİL MÜSLÜMANLAR ARASINDA, MÜSLÜMANLAR İLE GAYRİMÜSLİMLER ARASINDA BİLE AYRIŞIMCILIK YOKMUŞ. BAŞTAKİLER HERKESE KARŞI ADALETLİ DAVRANIYORLARMIŞ. HERKES BİR VE BERABERMİŞ. SN. AYCI’NIN DUYURUSUNDA BELİRTTİKLERİ ÜZERE. BUNLAR DA SİZE BİR ŞEY SÖYLEMİYORSA, YAPACAK BİR ŞEY KALMIYOR. ALLAH'A HAVALE.
Ne yaptım biliyor musunuz? Aşağıdaki maddeleri yakından tanıdığım üç şirketin hangisi için ne kadar geçerli olduğunu düşündüm ve not aldım. Bu üç şirkette çalışan birer kişiye de görüş sordum. Sonucu görünce de bu konuyu sizlerle paylaşma kararım kesinleşti. Sonuç iyi mi diye soracak olursanız, sormayın. Sizde deneyin ve görün. Ve de kendiniz karar verin.
THY yöneticisi tüm çalışanlarına eşit uzaklıkta durabilmesi halinde tarafsız olur. Yönetici çalışanlara nasıl eşit uzaklıkta durur? Onları siyasi görüş, dini inanış ve ideolojik açıdan değerlendirmez ve liyakat, iş bilgisi, işi yapılış şekillerini tercih kriterlerinde ön planına alması durumunda. Kurumda tarafsızlık ve eşit davranış olgusundan bahsedilebilir.
Herkesin bildiği bir şey var ki; o da bizim sektörde hizmet kalitesini düşünen kimsenin olmadığı. Yok ki; Urfalı Hacı Mehmet Ustanın söylediği gibi ” Akıllı bir yön izlensin ve de alternatifler arasında akıllı seçim yapılsın.” Sonuçta Kebapçı Hacı Mehmet kadar olamıyoruz desem, dünyanın en modern sistemlerinin işletmecilerini bünyesinde barındıran Sektör’e ayıp mı olur?
Şirketlerde yapılan çok önemli toplantıların sonuçlarını öğrenmek isteriz zaman zaman. Merak bu ya. Gel gelelim Yukarılardan çıt çıkmaz. . Aslında öğrenmememizin sebebi gizlilik falan değildir. Genelde toplantılardan sonuç çıkmaz da ondan. Peki alınması gereken karar? Bir kişi o kararı verir. Uysa da, uymasa da böyle. İsterseniz uymadı deyin. Deyin de görün.
Evet; mantık bu senaryonun TÜRK HAVA YOLLARI tarafından yazıldığını söylüyor. Düşünülen budur. Başrolde ise haliyle HAVA İŞ bulunmaktadır. TGS ve PEGASUS ise bu oyunun figüranlardır. BU KONUDA YANILMIŞ OLMAKTAN BÜYÜK SEVİNÇ DUYACAĞIM. VE DE TABİİ Kİ TÜM OKURLARIN HUZURUNDA THY’ DEN VE SN. TATLIBAL VE YÖNETİMİNDEN ÖZÜR DİLEYECEĞİM.
İş ve ekonomi mecmuaları yönetimsel konularda çok öğretici konuları işliyorlar. Normal konularının akışında şirket patron ve yöneticileri ile yaptıkları görüşmelerden de çalışanların birçok şey kapmaları ve ufuklarını genişletmeleri mümkün.
Bazı şirketler çalışanlarını bir türlü mutlu edemezken, diğerlerinde insanlar daha azı ile çok daha mutlu olabiliyor. Demek ki; çalışanların memnuniyetsizliğinin temelinde isteklerinin karşılanmaması değil, beklentilerin iyi yönetilmemesi ve çalışana eşit davranılmaması yatıyor. Bunu halen anlayamayan patron ve üst yöneticilere hayret ediyorum.
Bu yazıda altı değişik konumuz var. Bizim yürekli yöneticilerimizi tanımayan bir Amerikalı “Yöneticisiz Yönetim” sistemini geliştirdi. Bize uyar mı dersiniz? THY Hamdi Topçu ve Kotil Beyler Lego ile birlikte yine misafirimiz.Suriyeli minik AYLAN’a insanlık borcunu kim ödeyecek? Gönülden alkışlar Beşiktaşlı Quaresma için. İşverenlerin yükümlülükleri.
Saygın, uluslararası bir ekonomi mecmuası olan CAPİTAL her sene Türkiye’mizin en büyük özel 500 şirketini belirleyerek bir liste yayınlıyor. Bu ay 2014 sıralaması yayınlandı. Ulaştırma sektöründen 9 kuruluş girmiş bu sıralamaya. Birisi ise firma isminin açıklanmasını istememiş.
2003 yılında Ak Parti Hükümetinin kurulmasını takiben Temel Bey Türk Hava Yollarının Teknik Genel Müdür Yardımcısı oldu. O dönemdeki istihdama, terfi ve tayine, iş akdi fesihlerine vb. işlemlere bakıldığı takdirde, Temel Beyin taraf tutup tutmadığını, ayırım yapıp yapmadığını görebilmek mümkün. Bunları yaşayanlar THY’ den uzakta olsalar da halen hayattalar.
Hadi eskiden H.Topçu tehdidi vardı. Ya şimdi? Sizce İlker Bey aynı çizgide mi duruyor? Benim açımdan İlker Beyin Türk Hava Yollarına atandığı günlerde birçoğumuzu sevindiren ve ümitlendiren o güzel mesajın yarattığı müspet etki silindi gitti. Tabii ki bunu en fazla THY çalışanları fark edebilir. Evet, sonuçta çalışanlar seçtikleri Sendika ile yaşama durumunda.
Anadolu deyişidir. Üçüncü sınıf buğday ile francala yapılmaz. Eğer francala üretmek istiyorsanız birinci sınıf buğday kullanmanız gerek. Bunun da ofis fiyatı belli. Bu bedeli ödemeniz gerekir. İşe kabul işverenin konusu. Şirkete makineleri iyisini alıyorsunuz. Çalışanların da iyisini seçmeniz şart. Seçiminiz yanlışsa hata sizdedir. Sonucuna katlanırsınız.
İnsanlar mobbing’e muhatap olunca. ruhsal çöküntü yaşıyorlar. Sosyal psikolog Gary Namie'ye göre, zorbalık kurbanlarının % 41’i bunalıma giriyor, kadınların % 31’i, erkeklerin % 21’i Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD) teşhisiyle bir kez daha işyerine dönemeyerek çalışamaz oluyor. Çalışanın kuruma olan katkısı sıfırlanıyor.Özgüveni de tabii ki.
Türkiye’miz’ de ise her konunun zorunun başarıldığı malum. Çalışanların işveren tarafından işaret edilen sendikaya üye olmaları, işverenin gösterdiği adayın Sendika Başkanı seçilmesi. Sendikacılıkla siyasi eğilimin birbirine karıştırılması vb. İşte bu zorları değil, sendikacılık tarihinde görülmeyen bu imkânsızları başardı benim THY’li kardeşlerim.
Beğenilir veya beğenilmez Hava İş senelerdir Türk Hava Yollarının bütününe hizmet vermiş olan bir sendika. Dolayısı ile konu ile ilgili görüşünü her platformda ifade etme hakkına sahip. Muhaliflerin bu cümleme itiraz edeceklerinden şüphem yok. Sap ile samanı ayıranlar yine de çoğunlukta. Ben, mevcut yöneticilerden değil Hava İş’in hükmi şahsiyetinden bahsediyorum.
Geçen bu kadar uzun zamana rağmen sektörümüzdeki bazı kuruluş çalışanlarının şikâyetleri bir türlü dinmiyor, hatta bir nebze olsun azalmıyor. Yeni bir Genel Müdür atanıyor, ümitleniyor insanlar. Kısa bir süre sonra onun da sistemin adamı / uydusu olduğunu görmek çalışanları bir kez daha kırıyor.. İnsanlar; tepkisiz ve sessizler. Tıpkı tarladaki korkuluk gibiler.
Eğer bir koalisyonun tarafı olacaksanız, özellikle; asgari ücrete, taşeron çalışanlarına ve emeklilere verdiğiniz sözler ile sağlığa yönelik vaatlerinizi mutlak yerine getirin. Aksi takdirde millete başınız hep eğik kalacak. Diklenebilmeniz için daha kaç seçim yaşamanız gerekir? Uzun bir dönemi daha “ hesap soracağız ”diye bağırarak geçireceksiniz herhalde
Konunun özeti şudur ki; artık finansal ve finansal olmayan performans arasında bir neden - sonuç ilişkisi olmadığına inanılıyor. Neticeten bu iki performans grubu kapsamındaki konularda yapılan ölçüm sonuçları üst seviyede değerlendirebiliniyorsa şirket başarılıdır. Mantık böyle çalışır. Aksi durumda şirketin başarısı bir masal veya hikâyeden öte olmaz.
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Erol Özmen, “Her YALAKALIK yapanın amacına ulaştığını söyleyemeyiz, fakat ülkemizde yalakalığın işe yaradığını tereddütsüz ifade edebiliriz. Karşısındaki kişinin YALAKALIK yaptığını bilse bile yöneticilerin birçoğu bu durumdan rahatsızlık duymaz hatta memnun olur.
Evet Arkadaşlarım: Veysel Çeliker beyin ifade ettiği gibi; YALAKALIK SEÇİLMİŞ İNSANLARIN İŞİDİR. BÖYLE BİR ŞEREF ( ? ) HER SOYSUZA NASİP OLMAZ. Onlar irketlerimizin göz bebeği. Allah patronlara ve yöneticilerine eksiklirlerini göstermesin. Geçen hafta iki arkadaşımdan bir mail aldım.
Geçen günlerde bir arkadaşımı yolcu etmek için ATA’ ya gittim. Havalimanını özlemişim. Biraz erken gidip sağa sola, neler değiştiğine bakmak istedim. Kontuarların birinin önündeki yolcuların arkasında durup seyretmeğe daldım. Kontuarların birinde bilet ve bagaj işlemleri devam ediyordu.
Bu güne kadar APH için kaleme aldıklarım arasından seçtiğim 32 adet yazıma gelen okuyucu yorumlarının içerisinden, THY, TGS, HVŞ, ÇLB ve PGS şirketimizde görev yapan çalışanların dile getirdiği serzenişler içerisinden en çok şikâyet ettikleri konuları seçerek bunları kendi görüşüme göre gruplandırdım.
Amerika’daki beyazlarla köle zencilerin hikâyelerini ve onlara ne tür cezalar verildiğini duymuşuzdur. Efendiyi dinlememeleri halinde kırbaçlanırlardı. Taşeron uygulamaları ve çalışanlarının durumu da sanki bunun benzeri. Bir farkla ki, efendileri tek değil ve bu günün cezaları daha acımasız. Hak aramanın işsiz ve aç kalmak yanında insanın çocuğunun istediği şeyi ona verememesi gibi kahredici bir cezası daha var. Bunu kim göze alabilir ki? Hele ülkede bu boyutta işsizlik varken...